92406 kayıt bulundu.
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Uydurma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Bir şey uydurabilirdi gene, Adana'dan buraya verdiklerini söyleyebilirdi.
1. Bir şey uydurabilirdi gene, Adana'dan buraya verdiklerini söyleyebilirdi.
2. Uydurma becerisi bulunmak
1. isim , isim , isim , isim , Uydurmak işi
2. Şişirme haber
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gerçek dışı, uydurulmuş olan, yalan, sahte, asılsız, düzme
1. Atatürk'ün Osmanlıcayı Türkçeleştirmek hususundaki güzel arzusunu bugünkü 'uydurma dilcilik' gayretine alet etmişiz.
1. Atatürk'ün Osmanlıcayı Türkçeleştirmek hususundaki güzel arzusunu bugünkü 'uydurma dilcilik' gayretine alet etmişiz.
4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yeni bir biçim verilmiş
1. Ben babamın eskilerinden uydurma şeylerle giyiniyordum.
1. Ben babamın eskilerinden uydurma şeylerle giyiniyordum.
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Uymasını sağlamak
1. Gözlerini kilidi sökülmüş ve büyümüş anahtar deliğine uydurdu.
1. Gözlerini kilidi sökülmüş ve büyümüş anahtar deliğine uydurdu.
2. -i , -i , -i , -i , Hayal gücünden yararlanarak gerçek dışı bir şey söylemek, yakıştırmak
1. Terzinin kendi sözünü yanlış anlamış olduğu hikâyesini uydurmuş olmalıydı.
1. Terzinin kendi sözünü yanlış anlamış olduğu hikâyesini uydurmuş olmalıydı.
3. -i , -i , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , -i , -i , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Elde etmek, sağlamak, bulmak
4. -i , -i , kaba konuşmada , kaba konuşmada , -i , -i , kaba konuşmada , kaba konuşmada , Cinsel birleşmede bulunmak, becermek
1. isim , isim , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , isim , isim , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , 343 uydurma
1. Emine ona hiç manası olmayan uydurmasyon bir Çingenece ile takıldı.
1. Emine ona hiç manası olmayan uydurmasyon bir Çingenece ile takıldı.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aslı olmayan, uydurma
2. Derme çatma, işe yaramaz
3. İpe sapa gelmez
1. Liseyi zar zor bitirmiş, uyduruk işlerde yıllarca sürünmüştü.
1. Liseyi zar zor bitirmiş, uyduruk işlerde yıllarca sürünmüştü.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Uydurulma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Uydurma işi yapılmak
1. Bu, üyelik verilebilmesi için uydurulmuş nazik bir sebeptir.
1. Bu, üyelik verilebilmesi için uydurulmuş nazik bir sebeptir.
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Ansızın veya kısa sürede uydurmak
Telaffuz : uyduru'vermek
üye aidatı, üye tam sayısı, murahhas üye, borsa üyesi, onur üyesi, öğretim üyesi, şeref üyesi
1. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri, aza
1. Galiba, verilen sözün kutsallığına inanmış bir neslin misyoner ruhlu üyelerinden biri de bendim.
1. Galiba, verilen sözün kutsallığına inanmış bir neslin misyoner ruhlu üyelerinden biri de bendim.
2. anatomi , anatomi , anatomi , anatomi , Omurgalılarda, kol ve bacaklar, uzuv
1. bir kuruluşa üye olarak girmek
1. Herhangi bir iş yerinde çalışabilmek, işçi sendikasına üye olmak veya olmamak şartına bağlanamaz.
1. Herhangi bir iş yerinde çalışabilmek, işçi sendikasına üye olmak veya olmamak şartına bağlanamaz.
1. isim , isim , isim , isim , Bir meclisi, derneği veya kurulu oluşturan üyelerin toplamı olan sayı
1. üye olma niteliğini kaybetmek
1. Meclis çalışmalarına özürsüz olarak bir ay içinde toplam beş birleşim günü katılmayanların üyeliğinin düşmesine karar verilir.
1. Meclis çalışmalarına özürsüz olarak bir ay içinde toplam beş birleşim günü katılmayanların üyeliğinin düşmesine karar verilir.
üyelik aidatı
1. isim , isim , isim , isim , Üye olma durumu
1. Her türlü üyelik durumunda işleyen sansürcülük anlayışı daha da belirginleşir.
1. Her türlü üyelik durumunda işleyen sansürcülük anlayışı daha da belirginleşir.
1. isim , isim , isim , isim , Bir kurum ve kuruluşa üye olurken ve üyelik sırasında yıllık olarak ödenen önceden belirlenmiş ücret, üye aidatı